یك داستان كوتاه به زبان تركی استانبولی
Gözler
Bir varmış bir yokmuş.Dünyanın bir köşesinde güzel bir köy varmış.O köyde çok az aileler yaşıyorlarmış.Orada bir ağaçlı ve geniş yayla varmış.O sırada bir ailede,bir kör kız dünyaya geldi.Günler geçti ve o kız büyüdü ve onyedi yaşına bastı.Bir zeki kız olmuştu,ama hiç kimse onunla dostluk kurmıyordu,onunla konuşmıyordu.Çok yalnız olmuştu.Geceler annesinin kucağına ağlıyordu.Tatil günleri evde kalıyordu.
Günlerden bir gün ormana gitmeği düşündü.Yürümeğe başladı.Bir az sonra kayıp olmayı hissetti.Bağırmağa başladı.Denızın sesini onu bulmak ıçın çalışıyordu.Kendisini yalnız buldu.Bu durumda başka iş yapamazdı.Şiddetli rüzgarı,fırtına gibi esiyordu.Bir ağacın gögesinin altında oturdu.Anıden bir oğlanın sesi duydu. Oğlan onu bulmuştu,oun elini tuttu ve kendi ile götürdü.Yol boyunca onlar birbirile konuştular ve kız,hayatının öyküsü ona anlattı.
Oğlan kızdan sordu: Adın ne senin?
Kız Aygül diye cevap verdi.
Oğlan:Benım adım da Rıza,sizin yüzünüz ay gibi ve gözleriniz suskan yıldızlar gibi dir.
Aygül’ü ateş basdı.Rıza çok aşık olmuştu.Onun için Aygül’ü sordu:Bir kez daha görüşebilirmiyiz?
Aygül gülümseyerek evet dedi.
O günden itibaren görüşmeleri fazlaştı.Rıza bir öğrenciydi.Bazen Aygül’ün resimi çiziyordu. Aygül,Reza’nın yüreğini çalmıştı.Rıza güneşli bir günde Aygül’ü eşi olmak için istedi.Aygül kabul etmedi.Aygül:Eğer görebilen bir kızıdım her zaman seninile kalırdım.
Rızanın yüreğine ağır bir üzüntü oturdu.Rıza Aygül’ü böyle bilmezdi.Yavaş yavaş ilişkileri az aldı.
Kaç gün sonra bir ünlü hekim köylerine geldi.Aygül de hekime müraceaetti.
Hekim:((Bir kişi gözlerini sana vermeye bulmal))dedi.
Aygül bu sözü rızaya söyledi.
Rıza:((Ben hekimi gördüm,çok harıka bir hekim dir))dedi.
Aygül mutlu olmuştu.
Rıza:((Bir iş için uzaklara gideceğım))dedi.
Aygül çok rahatsız oldu,ama hiç bir söylemedi. Ertesi gün Rıza arabaya bindi ve köyden gitti. Günlerce duadan sonra nihayet bir insan gözlerini ona vermeye buldu.Aygül görünce bütün şeyler ona farklığıdı.Etrafına dikkat ediyordu. Gökyüzünü,uçakları,kuşları,kelebekleri,bütün şeyleri görüyordu.Başıda düşünceler vardı.Ama yalnızdı.Kaç ay sonra Rıza’dan bir mektup eline geçti.
Rıza böyle yazmış:((Sevgili Aygül,seni habersız koymak için özür dilerim.Bu müddet içinde çok zorlukları gördüm.Sensiz yaşamak çok zor.Artık sensiz kalmayı katlanamarım.Seni görüşmek için arzuluyum.Bu hafta köye geleceğim.beni bekle.Çünkü uzalık sona erecek ve yine birbirile olacağız.Meczubın Rıza)).
Aygül’de hiç ondan bi resim yokmuş.Salı akşamı her zamanki yerlerlerine gitti.Anıden bir kör oğlan onun tarafına geldi.
Aygül:((sen kimsin?))diye sordu.
Oğlan:((ben Rızayım,nasıl tanımadın?))diye cevap verdi.
Aygül çok şaşırmıştı.
Rıza:((Şimdi ki sen bir görebilen kız ve ben bir kör oğlanım,benimle evlenirmisin?))dedi.
Aygül öfke ile cevap verdi:((Hyır,sen bana büyük bir yalan söyledin,buradan git,seni sevmiyorum)).
Rıza ağlayarak ve büyük bir dertle Aygü’e söyledi:
((Gözlerimi koru))